sıkıştıran

sıkıştıran
adj. pressing, compressive
* * *
compressive

Turkish-English dictionary. 2013.

Игры ⚽ Поможем решить контрольную работу

Look at other dictionaries:

  • bun — is. Sıkıntı Soluğunu kesen acı, göğsünü sıkıştıran bun sancılarına benzemiyordu. A. İlhan …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • çene — is., Far. çāne 1) Canlılarda baş bölümünde yer alan, kemik veya kıkırdak ile desteklenen, altlı üstlü dişleri taşıyan ve ağzın kapanıp açılmasını saplayan kasları üzerinde barındıran iki parçaya verilen ad Çenesinin, başının bütün iskeleti… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • kemiricilik — is., ği Kemirici olma durumu İçlerindeki bazı boşlukları dolduran, benliklerini sıkıştıran, karmaşık sorunların kemiriciliğini unutturan film hakkında konuşuyorlardı. M. Buyrukçu …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • mıhlayıcı — is. Altın, gümüş vb. taşları metal yuvalara işleyen ve sıkıştıran usta …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • tepki — is. 1) Bir cismin kendini iten veya sıkıştıran başka bir cisme gösterdiği karşı etki, aksülamel, reaksiyon 2) Herhangi bir etkiye cevap olarak doğan, genellikle olumsuz söz veya davranış Seyircilerin şaşkınlığı geçince tepkisi başladı. H. Taner… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • MUKTİR — Dar hâlli, durumu sıkıntılı. * Kocasını nafaka bakımından sıkıştıran kadın …   Yeni Lügat Türkçe Sözlük

  • MUZÎK — (Mudîk) Sıkan, sıkıştıran, darlaştıran …   Yeni Lügat Türkçe Sözlük

  • MÜTEKAZİ — (Tekaza. dan) Borçluyu (borcunu ödemesi için) sıkıştıran …   Yeni Lügat Türkçe Sözlük

Share the article and excerpts

Direct link
Do a right-click on the link above
and select “Copy Link”